Müzikte Kalıcı Olmak
Günümüzün en büyük sorunlarından biri müzikteki hızlı tüketimdir. Bu sadece müzikte değil her konuda geçerlidir. Ben burada konumuz olan müziğe değinmek istiyorum. Kalıcı olmak için önce yaratıcı olmak gerekir bence. Türkiye'de herkesin birbirini taklit ettiği bir müzik ortamı oluştu 1990'lardan beri. Herkes işin kolayına kaçıyor ortada tutan bir şey varsa herkes onu taklit ediyor maalesef. Bu dizilerde de aynı, tutan bir konu varsa hemen ardından buna benzer birçok dizi çekiliyor. Tabii bu da ortada bir kirlilik yaratıyor. Farklılık yaratmak peşinde koşmuyor insanlar hazırı tüketen ve kullanan bir toplum haline geldik
Sanatçı ve sanat üreten daima yenilik peşinde koşmalıdır. Her yaratılan yenilik o konuyu ileriye taşır eğer taklitlerden hareket edilirse o zaman bir kısır döngü oluşur ki bu da ilerlemeyi engeller. Bir zamanlar ilk synthesizerler piyasaya çıktığında içlerinde aleti tanıtan demolar vardı ve bunu trajikomik bir olay olarak yazıyorum birçok aranjör arkadaş (aslında aranjör demeye dilim varmıyor) yaptıkları şarkılara intro olarak kullandı. Tam bir felaket müzik adına!
Sonraki yıllarda teknolojinin sağladığı olanaklar çoğaldıkça aranjörlük mesleğinin cazibesi arttı ve artan cezbedicilik müziği batırdı ne yazık ki. Şöyle olayları mercek altına alırsak oraya çıkan tablo çok utanç verici boyutlara ulaşıyor. Herkes birbirini taklit etmiş kreatif hiçbir şeyi yok ortada ve bu taklitler ve alıntılar yüzünden Türkiye'de bütün türlerin birbirine karıştığı saçma sapan müzikler ortaya çıkmıştır. Bu da dinleyiciyi farkında olmadan psikolojik olarak etkilemiştir ve etkiliyordur.
Anadolu toprakları dünyada eşi olmayan bir kültürel zenginliğe sahiptir neler gelmiş neler geçmiştir medeniyet olarak bu topraklardan. Her gelip geçen medeniyet büyük izler bırakarak yok olmuştur. Aslında bu yok oluşu fiziksel bir yok oluştur ama kültürel anlamda kalıcı olmuştur. Örneğin bu topraklardan bugün kullanılan birçok gam çıkmıştır İONİAN -LYDİAN-PHİRİGİAN gibi bu dünyada kimsenin sahip olmadığı bir kültürel zenginliktir.Bütün bu yukarıda saydığım kültürel birikimler sonucu Türkiye'de birçok müzik türü doğmuştur. Batıya gidildiğinde Grek tarzının etkisi, Güneydoğuya gittiğimizde Arap müziği etkisi, Kuzey doğuya çıktığımızda Kafkas müziklerinin etkisi kendini gösterir. Daha bunların dışında yöresel birçok müzik türüne ev sahipliği yapmaktadır yurdumuz. Bugün maalesef kendi öz kaynaklarımızdan yeteri kadar faydalanamıyoruz. Müziğe yön verenler bestecilerden ziyade aranjörlerdir. Günümüz aranjörleri maalesef müzikal birikimden yoksundur onun için yaratıcılıktan uzak yapıtlar ortaya çıkmaktadır.
Her zaman ortaya attığım bir konu vardır. Acaba bugünün çok ünlü aranjörleri !!! Kendi yaptıkları şarkıları ilk 4 mezürlerini birbirinden ayırabilirler mi? Bence mümkün değil! Bunu kendileri bile ayıramaz çünkü yaratıcı bir sound oluşmuyor. Hepsi aynı teknolojik imkanlarla benzer sesleri kullanarak gerçek müzikal kavramlarla alakası olmayan şeyler üretiyorlar….
Yıllar önce bir gün Erol Köse telefon etti ve acilen beni çağırdı ofisinde benim 70'li yıllarda yaptığım senfonik LP'leri almış çalıyor. Bana dedi ki "Abi biz müzik albümü yapıyoruz ama içinde müzik yok'' Çok güldüm, zira bir kick ve solistten başka bir şey duyulmuyordu yapılan işlerde. Tamamen akustik senfonik orkestrayla Kutsi'nin "Aynı Şehirde Nefes Almak Bile Bana Yetiyor" albümünü yaptım. O yıl 5 ödül birden kazandı. Bundan da şu anlaşılıyor ki kalıcı olan şeyler gerçek müziklerle mümkün oluyor ve gerçek müzik adamlarıyla.
Kalıcılık en başta yıllar içinde oluşan büyük birikimlerle meydana gelir. Müzik üreticilerinin yani aranjör ve bestecilerin bütün müzik dalları konusunda bilgi sahibi olması gerekir. Bu konuda eğitim + tecrübe çok önemlidir. Müzikte klasik tavır bizleri dünden bugüne bugünden de yarına taşıyacaktır bunu asla göz ardı etmemek gerekir.
BUGÜN YAPILAN HİÇBİR ŞARKI 2 AY SONRA HATIRLANMAMASINA RAĞMEN BENİM JENERASYONUMUN 40-50 YIL ÖNCE YAPTIĞI HERŞEY GÜNÜMÜZDE ZEVKLE DİNLENMEKTEDİR!
Tüm Yazıları