Bir İlkbahar Sabahı

Emrah Demiralp

Bir İlkbahar Sabahı

Benim gibi doksanlarda çocuk olan herkesin bildiği, farkında olmadan ezberlediği şarkılardan biri, sözü MUTLU BEKIR'e, müziği BERKER MEHMET'e ait ''Bir İlkbahar Sabahı''. Yıllar sonra elime gitarı alıp çalmaya başlayınca sözlerin ne kadar da anlamlı olduğunu anladım ve kendi bakış açım ile ilk yazımı bu konu üzerine yazmaya karar verdim. 

Sözler, aslında hayatın en önemli anlarından biri olan, insanın bu güne kadar yaşadığı hayatı değerlendirmesi, sorgulaması ya da kendi ile yüzleşmesi üzerine. ''Keşke'lerin'' ya da ''iyi ki'lerin'' galip geleceği bir çeşit Z raporu anı. Ya gözün arkada kalacak, ya da huzur dolacaksın hatıralarla. Şarkıda sorguladığı olguya ''Gönül'' dese de, anlatılan insanın ta kendisi.

İşte böyle şarkılar insanı biraz düşündürüyor, motive ediyor. ''Dolu dolu yaşa, hala geç değil'' dedirtiyor insana. Abartılı kişisel gelişim pozitifliği, daha doğrusu fazladan pozitif olan bir polyannacılık var, o değil, bu gerçekçi bir bakış açısı. Gerçekçi çünkü, sonunda ya hüzün var ya huzur. Sevidiğine sıkı sıkı sarıldın mı fırsatın varken, aşkını doyasıya yaşadın mı, o ilkbahar sabahı uyanıp çılgın gibi koşup kırlara uzandın mı, yoksa üşendin mi, sevdin de söylemedin mi, söyledin ama yaşayamadın mı kafandaki sorular yüzünden, geçen günlere yazık mı, yazık mı ettin gönül sen.. Her şey aşkla alakalı değil tabi. Hayallerini yaşadın mı, hakkını verdin mi hayatın, sorumlulukları güzelce göğüsledin mi, yaşadın mı yoksa sadece nefes mi aldın gibi sorular sorular..

Bu günü güzel yaşamanın, doğru yaşamanın önemi çok büyük. Geleceği boşvermek değil söylemek istediğim. Çalışmak, üretmek, işini severek yapmak, aşkla yapmak, günün sonunda kendini tamamlamış ve işe yarar hissetmek en önemli şeylerden biri.

Farkında olarak veya olmadan ne çok şey öğreniyoruz şarkılardan şiirlerden. Sevdiğim bir şiirle bitirmek istiyorum, aynı duyguda, aynı ruhta, belki de hepimizin ihtiyacı olan ''umut'' duygusunun dizelere dönüşmüş hali, Ataol Behramoğlu'nun çok sevdiğim şiiri ''Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var''. Müziğiniz, şiiriniz, umudunuz eksik olmasın.

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi

Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten

Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

 

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne

Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa

Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır

Kopmaz kökler salmaktır oraya

 

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını

Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin

Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara

Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

 

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine

Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın

Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

 

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar

Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın

Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu

Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

 

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle

Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı

Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına

Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

 

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına

Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır

Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

 

 

Tüm Yazıları
15.12.2021
FACEBOOK
İNSTAGRAM