Dünyaya Açılmak...

Dünyaya Açılmak..
Türk pop müziğinin -ya da daha geniş ölçekte- Türk müziğinin ülke sınırları haricinde yeteri kadar yayılamamış olması, akademik çevrelerde olduğu kadar toplum nabzında da zaman zaman konuşulan ve nedenleri merak edilen bir konu olmuştur. Tabii ki pek çok neden sayılabilir, prodüktör ve uluslar arası şirket desteğinin ne kadar önemli olduğunun da altı pek çok defa çizildiği üzere. Peki bunca zaman kimler bu konuda bir çaba arayışına girmiştir, gelin şöyle bir hatırlayalım.

Ajda Pekkan'ın Philips firmasıyla anlaşmasından sonra farklı dillerde yayınladığı plakları ve o gazla Olympia'da Enrico Macias ile birlikte verdiği (ve hala çok konuşulan) konseri, Ayla Algan, Esin Afşar, Barış Manço ya da dönemin diğer sanatçılarının yurtdışı festivallerinde ya da yarışmalarında ülkemizi gururla temsil etmeleri falan nostaljik güzel birer anı olarak hafızalarımızda yer etse de, bu konuda gerçekten ciddi bir çaba göstermesine karşın hatırı sayılır bir başarı elde etmiş sanatçı sayımız maalesef çok az oldu.

Memleketin ünü yurtdışına kadar taşmış hala en popüler sanatçısı sayılan Tarkan bile, gecikmeli de olsa bir İngilizce albüm ("Come Closer"-2006) yayınlamış ancak gerek şarkı seçimleri gerekse bu albümün epey bir gecikmesi dolayısıyla beklenen çıkışı yakalayamamıştı hatırlarsanız. Elbette uzun yıllar katıldığımız ve yurtdışına bir çeşit "çıkış kapışı" olarak görülen Eurovision da yıllar yılı sanatçılarımız için hüsranla sonuçlanan bir yarışma olmuştu. Bu yarışmada ilk ve hala tek Eurovision birincimiz olan ve sesiyle birçok dünya starıyla adeta yarışan medar-ı iftiharımız Sertab Erener'in dahi Eurovision zaferi sonrasında yayınladığı "No Boundaries" (2005) adlı İngilizce albümü çıkış şarkısı "Here I am" dışında fazla bir ses getiremedi. Bu iki albüme, Tarkan gibi bir zamanlar yine kollarını yurtdışı için sıvayan Mustafa Sandal'ın Almanya haricinde fazla bir yerde sesini duyuramamış olduğu çalışmasını da ("Moonlight"-2003) ekleyebiliriz. Her biri çok iyi, çok ünlü ve çok da sevilen sanatçılarımızdı ancak ne yazık ki yurtdışına açılma treni (ya da bu konudaki hevesleri) sanıyorum birçoğu için çoktan kaçtı artık.

Belki bir umut belki bir hevesle Türkçe dışında şarkılar yapan pop müzik sanatçılarımız elbette bu kadarla sınırlı olmadı. 2000'lerin hemen başında Sertab'ın Mando ile ve Mustafa Sandal'ın da Natalie ile yaptığı Yunanca düetler, yine Sertab'ın Ricky Martin ile olan "Private Emotion" düeti, Hande Yener'in İngilizce şarkısı "Love always wins", Mirkelam'ın ''Unutulmaz'' şarkısını Fransızca söylediği ''Inoubliable'', yine Candan Erçetin'in ağırlıkla Fransızca popüler klasikleri yorumladığı "Chante Hier Pour Aujourd'Hui", Kenan Doğulu'nun yanına rap sanatçısı Kaan'ı da alarak Romanya müzik grubu Radio Killer ile çıkardığı "Living it Up" ya da yine Demir Demirkan ve Sertab'ın birlikte imza attığı proje albümü "Painted On Water", bu çalışmalardan bazıları oldu, ancak bütün bu çalışmalar yine sınırlı bir dinleyici kitlesine ulaşabildi.

2000'li yıllarda ise önce itunes, ardından da başta Spotify ve Deezer olmak üzere diğer dijital müzik platformların dört bir yanımızı sarmasıyla piyasaya hakim olmaya başlayan genç ve alternatif isimlerin, yurtdışı konusunda daha derinden ve kendinden emin bir şekilde yollarını çizmeye başladığını görmekteyiz. Gelin bir de bu isimleri hatırlayalım.
New York Times'ın kendisinden "Türk rock müziğin en büyük umudu" diye bahsettiği Gaye Su Akyol, Avrupa'da çeşitli ülkelerde yayınlanan şarkıları bulunan synthpop grubu Jakuzi, yaptığı başarılı şarkılarıyla dünyanın birçok farklı radyo ya da kulübünde kendine yer bulan Mahmut Orhan, onlarca yabancı derleme albümlerde "World music" kategorisinde yer alan Mercan Dede, Hollanda'nın Norah Jones'u olarak ün yapan Karsu Dönmez, Hollanda'da müzik yapan ve 2019'da Grammy'e aday gösterilen saykedelik folk müzik grubu Altın Gün, yine saykedelik müzik yapan Islandman, elektronik müzik yapan Oceanvs Orientalis, Avrupa ya da Amerika gibi batı kültürlerinden ziyade Pakistan, Kuzey Afrika, Hindistan ve bazı Ortadoğu ülkelerinde dinleyici kitlesi bulunan Serhat Durmuş ve 70'li yılların bazı önemli Türkçe rock ve folk müzik yapan solist ve gruplarımızın dünyanın çeşitli ülkelerindeki genç yabancı jenerasyon tarafından yeniden keşfi ve örneğin Times Dergisi'nin "Dünya Müziğinde Yaşayan Efsane Ve Tarihi Kadın Şarkıcılar" listesine dahil ettiği gururumuz Selda Bağcan…Örnekler o kadar ve o kadar çoğalmaya başladı ki, her biri müzik denen o mucize şeyin aslında sınırlarının olmadığını kanlı canlı bir şekilde bize kanıtlıyorlar.
Tüm Yazıları