Sibel Tüzün Kime "Olaylara Gel" Diyor?

Sibel Tüzün Kime

Doksanların sempatik çılgın popçusu. Rock müzikten alaturkaya nerdeyse her müzik türünde hakkı ile şarkı söyleyebileceğini kanıtlayan şarkılar yaptı. İki bin onlu yılları biraz suskun geçirdi albüm yerine sahne de olmayı tercih etti.  Sibel Tüzün 2019 yılında "Olaylara Gel" adlı teklisini yayınladı. Sibel Tüzün'le bu teklisinin yanı sıra Eurovision'dan müzik piyasasına kadar her şeyi konuştuk.

 "Olaylara Gel" Bana Enerji Ve Mutluluk Verdi

SİBEL TÜZÜN: "Olaylara Gel"in sözü ve bestesi Sadettin Dayıoğlu'na ait. Sadettin bir hafta sonu bana geldi. Büyük coşkuyla "Bak senin için ne yaptım?" dedi ve başladı şarkıyı söylemeye. O kadar tatlı geldi ki bize, hele nakarat falan, biz zaten hemen yakaladık. Bizim evde küçük bir stüdyo odamız var. Aytun'la ikisi oraya kapandılar. Ben de oğlanı yatırıyorum o sırada, tam bir ev halindeyiz. Ben o arada böyle hayata güzel şarkı gelmiş "Dur bir dakika çocuğu yatırayım, geliyorum" durumundayım. Ondan sonra Çınar'ı uyuttum. Stüdyoya döndüğümde şarkının aranjesi bitmişti zaten. Kafamda bir şarkı yapmak vardı, ama ne olacağını hissedemiyordum. "Olaylara Gel"de şöyle bir şey hissettim ben Sadettin söyler söylemez. Bana enerji ve mutluluk verdi. Yani pozitif geldi ve hani o flörtün ilk başındaki yüksek duyguları, yüksek enerjileri anlatan bir şarkı.

Sibel Tüzün Kime

Artık Hem Enstrümanların, Hem de Şarkıcının Sesi Robotlaştı!

SİBEL TÜZÜN: 90'larda ilk albüm teklifi geldiği zaman, şarkı söylemeyi çok seven ama müzik prodüksiyonuyla ilgili hiçbir fikri olmayan gencecik bir üniversite öğrencisiydim. 90'lar sektörün değiştiği, kırıldığı bir dönemdi. 90'larda bazı plak firmalarının ön ayak olması ve Unkapanı'nın genç insanlara yatırım yapma kararı orada bir farklılaşmaya yol açtı. Bu prodüksiyonlar yapılırken seçilen genç insanlar o dönemde hali hazırda piyasada var olan, ama arka planda olan, vokal yapan ve eğitimli insanlardı. O yüzden çıkan müziklerde daha pop, daha cesur ve hatta bazen deneysel diyebileceğimiz işlerdi. 2000'lerde, 90'larda çıkan o şarkıcıların o bireysel özelliklerinin ön planda olma dönemi bitti, bu sefer "Bak şöyle bir şarkıcı var, çok satıyor hadi yeni bir şarkı çıkaralım o da ona benzesin" ya da "Şu şarkı çok tuttu, onun gibi şarkı yapalım" dönemi başladı. Yani 2000'lerde benim en önemli gözlediğim şey o. Birbirine benzeyen şarkılar ve şarkıcılar oluşmaya başladı. 90'larda herkes farklıydı, bambaşkaydı. Yani ne kıyafetlerimiz birbirine benzerdi, ne söylemlerimiz, ne ses tonumuz, ne şarkılarımız hepimiz çok farklı renklerdeydik. Ama 2000'lerde ortalık karışmaya başladı. 2010'lar itibariyle de bu sefer müzik mix oldu. Kategorize edemeyeceğimiz müziklerin dönemi başladı ve yine 2010'dan itibaren var olan doğal seslerle çok fazla oynayarak prodüksiyonlar yapılmaya başlandı. Bu şarkıcıların sesi içinde geçerli. Altta aranjelerde kullanılan entrümanlar için de geçerli. Yani öyle bir hale geldi ki mesela gerçek sesine bayıldığımız bir şarkıcının albüm çıkarttığında sesini tanıyamaz hale geldik. Robotik bir durum varmış gibi oldu. Dinleyici olarak da çok fazla oynanmış insan sesinden ya da çok fazla oynanmış enstrüman sesinden de hoşlanmıyorum.

Sibel Tüzün Kime

Eurovision Zamanı, Bütün Ekiplerin Gözü Önünde Sıkıntılar Yaşadık

SİBEL TÜZÜN: Eurovision döneminde, uyumadan etmeden, arka arkaya çalışarak çok uzun ve zorlu bir süreç yaşadık. Onun hemen akabinde tabi provalar başladı.  Bitmeyen provalar. Çok istedim ve çok kavga ettik. Bayağı, bayağı, bayağı kavga ettik. Hani ve bütün diğer ekiplerin gözü önünde çok sıkıntılı olaylar yaşadık. Yarışma öncesinde de olmaması gereken aslında olaylar var. Son noktaya kadar en üst düzeydeki yetkililere ulaşmaya çalışıp bununla ilgili izin almaya çalıştık. Artık çıkacaktık ve elimde telefon vardı "Beni bağlayın konuşmak istiyorum" diye fakat olmadı. Sonrasında kendime çok kızdım, mikrofon benim elimde. Niye söylemedim ki? Ama yani bir acayip terazi burcuyum ben. Benim için böyle verdiğim sözler önemli. Benim kariyerim Eurovision'a rağmen devam etti. Türkiye olarak Eurovision'a katılmamız gerektiğine kesinlikle inanıyorum. Çünkü artık dijital medya ve dijital müzik platformları bu kadar yukarı çıkmışken yaptığınız işi 10 saniye içinde neredeyse bir tıkla bütün dünyaya ulaştırabilme konforunu yaşarken Türkiye'deki müzisyenlerin de bu deneyimi yaşamaları gerektiğini düşünüyorum. Gruplarımızı, müziğimizi, müzisyenlerimizi yurt dışında dinleyicilerle buluşturabiliriz, Eurovision bunun için büyük bir fırsat. Bir de Eurovision'un en temel özelliği zaten Eurovision'un ana kitabında yazan şey şudur. Eurovision Şarkı Yarışması, bütün ülkelerin birbiriyle kültür alışverişinde bulunulması için kurulmuştur. Neden bunun dışında kalalım ki?

Sibel Tüzün Kime

Sosyal Medyada Kötü Şeyleri Paylaşarak İyi Bir Şey Yaratılmaz

SİBEL TÜZÜN: Sosyal medyada insanlar bir şeylere göze sokmak derdindeler. Böyle bir çaba var. Biraz bunların dışında kalmak gerektiğini hissediyorum. Değişik, farklı ve olumlu hisler yaratan şeyler paylaşmaya çalışıyorum. Çünkü diğerlerinden zaten çok var. Olan biten hiçbir konuya karşı ilgisiz ya da dikkatsiz değilim. Her şeyin farkındayım, her şeyi gözlemliyorum, duygusal bağ kuruyorum ama kötü olanların altını çizerek ya da kötü olana, kötü durumlara hizmet ederek iyi bir şey yaratılmayacağını biliyorum. Dolayısıyla gülümsemeye devam etmeyi ve insanları da gülümsetmeyi arzu ediyorum. O yüzden yaptığım işlerde ya da paylaştıklarım da buna yönelik oluyor. 

İyiyi Konuşalım ki, İyi Büyüsün!

SİBEL TÜZÜN: Yüz yüzeyken söylenemeyecek hiçbir şeyin sosyal medyada yazılmaması gerekiyor. Yani bu bir adap. Sadece parmağımızın ucunda ve tek tıkla gidiyor diye her şeyi yazmak mı gerekiyor?  Durumun aslında tamamen dışındayken oturduğun yerden klavye silahşörlüğü mü yapmak gerekiyor? Hepimiz insanız. Hepimizin doğruları, yanlışları, iyileri kötüleri var ve kimse kimseyi yargılama hakkına sahip değil. İyi olanları konuşalım biraz. Bizim maalesef böyle bir ortak özelliğimiz var. Bak konuştuğumuz bütün konularda aslında hani Eurovision'da dahil olmak üzere kötüyü o kadar çok konuşuyoruz ki ve çok abartıyoruz, çok canlanıyor o çok büyüyor. Aynı şeyi iyiye yapalım, iyiyi konuşalım ki iyi büyüsün. Bunun etkileri daha kalıcı ve daha güzel yayılır.

15.12.2019
FACEBOOK
İNSTAGRAM