Hürşid Yenigün ve Eski Dostlar

70' li yıllar , tek kanallı tv günleri , müzik denetimleri , stüdyo ve teknik zorluklar, siyasal çalkantılar;Herşeye rağmen Türk Hafif müziği'nin altın çağı ve gönüllerde taht kuran sanatçılar...
Eski Dostlarımız !
Gelişen toplum, değişen kültür ve teknoloji, iyisiyle kötüsüyle her gün boy gösteren yeni yeni simalar , çabucak tüketilen müzikler ve bu gelişmeye seyirci kalan bizler.
Türk müziğinin en ağır yükünü çekenler , en olumsuz şartlarda çalışan , ve hakkettiklerinin çok altında kazanan Eski Dostlar.
Onlar bizlerle kucaklaşmak için " ESKİ DOSTLAR" albümü ile yeniden karşımızda......
" Eski Dostlar" adlı complatıon abümün yaratıcısı Hürşid Yenigün'le eski günleri kısacası eski dostları konuştuk.
** Bize "Eski Dostlar" projesinın kapsamını anlatırmısınız ?
Son on yılda hayatımıza özel tv'lerin girmesi ile birlikte yeni bir pop akımıda gündelik hayatımızın bir parçası oldu. Doksanlı yıllarla beraber birden bire genç arkadaşlarımıza kapılar açıldı, bu ise korkuç bir tüketimin başlamasına sebep oldu.Nedense bu tüketimle beraber eski dostlar bir kenara itilir gibi oldu.Uzun zamandır arkadaşlarla bir araya gelip ne yapalım ne edelimde bu olumsuz durumdan bir çıkış bulalım diye kunuşuyorduk , son donemlerde bulunduğum konum sebebi ile EMİ şirketinde müzik direktörü olarak görevde bulunduğum için bu albümü yapma fikrini ortaya attım.Projeyi arkadaşlara sundum tabikki herkez kabul etti ve hemen çalışmalara başladık. Sanatçılarımız: Semiha Yankı – Kartal Kaan – Emeray – Güzin Baha – Ercan Turgut – Melika Demirağ – Atilla Atasoy – Nur Yoldaş – İskeder Doğan ve Banu bir araya geldiğinde repertuarda kendiliğinden belirleniyordu, iş sadece bu şarkıları yeniden aranje etmeye kalmıştı .Albümdeki Türk Popu klasiklerini yeniden , eski havasını bozmadan biraz daha teknolojik imkanları kulanarak düzenledik ve şarkıların şan partisyonlarını yorumcularımaza yeniden okuttuk. Böylece "Eski Dostlar" projesi oluştu.
* * Albümde yer alan bir şarkıda " Ah! Ege AH! " Bu şarkı albümün konseptine ayrı bir hava katıyor ,bu güzel Sirtaki neyi anlatıyor ?
Ben kendi albümümü yapmak üzereyken bu proje gündeme geldi ve bir şarkıda benden olsun dedim .Bu şarkının sözleri çok onemlidir, şarkının, Asos'tan yolculuğa başlayan bir adamın ortak kültürlerin denizi Ege sahilini gezmesi ve yolculuğunun sonunda karşı kıyıda ki Yunanlı dostuna Giassu demesi ile sonuçlanan bir hikayesi var.
Politikacılarımızın aksine ben Türk ve Yunan kültürlerinin birbirlerini değil birbirlerinin yemeklerini yemelerinin gerektiğine inanıyorum , öylesine ortak ögemiz varkı rakı ve roka bunlardan sadece ikisi.
* * Bu projeye niye eski dostlar dediniz ?
Bir çok isim düşündük ama ben "Eski Dostlar"ın çok anlamlı bir kavram oluşturduğuna karar verdim , çok şey ifade eden ve içeriği çok derin olan bir ifadesi olduğu içinde ben projeye "eski dostlar" denmesinini istedim.
* * Hürşid Yenigün kaç yıldır müzikle içiçe ?
1966'dan beri müziğin içindeyim ama 1969'dan itibaren profesyonel anlamda müzikle uğraşmaya başladım, yanı 30 yılı aşkın bir süredir müzik yapıyorum.İlk dönemlerde, o günün şartlarında orkestralarda şarkı söylüyorduk,batı müziği tabiiki , caz, dans müziği olarak aklımıza gelen herşey .Daha sonraları 1974'de İstanbul'a gelişimle berebar aranjorlük ve stüdyo müzisyenliğine başladım. Tabiiki bu dönemde ben bu albümde yer alan eski dostlarla çalışmaya başladım .Sezen Aksu'nun Minik Serçe adlı double albümünde müzik yönetmenliği yaptım, Sezen klasiklerinden "Kaybolan yıllar"ın ilk düzenlemesini yaptım ,
O Dönemler 45'lik dönemi idi , haftada iki tane yada üç tane 45 lik yapardık.Birinci gün orkestra gelir çalardı , ertesi gün yorumcu gelir şarkıyı okurdu , sonraki gün ise miksaj yapılır 45'lık bitirilirdi . Dört kanallı bir stüdyomuz vardı elle senkronize çalışarak kanalları çoğaltırdık.
* * 60'lı, 70'li , 80'li yılların müzik endüstrisini yaşayan bir müzisyen olarak bu üç zaman periyodunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
60 'larda bir aranjman donemini , yanı yabancı şarkılara Türkçe söz yazıldığı dönemi görüyoruz. Fecri Ebcıoğlu "Bak bir varmış bir yokmuş" adlı şarkıyı yaptı ve Türkçe sozlü aranjmanların devrini başlattı . 70' lere geldiğimizde ise bu Türkçe sözlü yabancı pop müziği yerini Türkçe söz ve Türkçe bestelerden oluşan yeni özgün bestelere bıraktı. Tabii ki o donemde çok teknik zorluklar vardı, birazda 70 ihtilalınını getirdiği sıkıntılarda üretimi etkiledi. 80' lere baktığımızda yeni bir siyası çalkantı ile birlikte bir arabesk furyasının oluştuğunu gördük bu 90'lara kadar sürdü . Doksanlarda ise Yonca Evcimiğ'in "Abone" si ile başlayan özel Radyo ve T.Vlerle körüklenen Pop akımının dominant olduğunu gördük. Doksanların sonuna doğru ise türkü , arabesk , pop ve hepsinini karışımı olan bir müzik türü oluştu ve günümüze kadar geldi .
* * Peki Ya şarkı sözleri ?
Sözlerin daha içerikli, daha anlamlı olduğu dönemler geçmişte kaldı. Günümüzde bir kağıt mendil gibi kullanılıp atılan şarkıları görüyoruz . Ben toplumumuzun o dönemlerde düşünsel bazda biraz daha üst düzeyde olduğuna inanıyorum , daha sonrakı dönemlerde şarkılar tek nakanarattan oluşmaya başladı . Tabiiki bu slogan işinde bir seytani durum var , üretim çoğaldığından onu farklılaştırmak ve anlatımını kolaylaştırmak için sloganlarla vatandaşı yakalamaya çalışıyorlar.
* * Sizce günümüz Müzik endüstrisindeki tüketim trendi nedir ?
Müzik şu an sadece müzik olarak değil , aynı zamanda görsel olarakta tüketiliyor.
Yanı şu anda üretilen müzigin görsel halide bunun tüketiminde büyük rol oynuyor.
Yanı artık müziğin tüketiciye ulaşmasında sadece müzik değil prodüksıyonun tamamı etkili oluyor.Eğer yaptığınız müzik ve klip kitle ile buluşuyorsa satış grafiği artıyor, ben tüm donelerin tek bir noktada çakışıp tüketicide bir tüketim trendi oluşturmasını ise bir şansa bağlıyorum. Bestenin , sözünün , klibinin kısaca tamamının güzel olması ve halkla birleşmesi birazda şansa bağlı. Siz çok güzel bir şey yaparsınız , bir şey olur , tutmaz , mesela bir deprem olayı yaşanır geçen sene olduğu gibi, yada .Amerika körfeze saldırır , dolar yükselir, petrol fiyatları yükselir, tabiiki bu tarz etkenler işin ekonomisini değiştiriyor. İnsanların beyinlerinde yeni gündemler oluşturuyor ve müzik tüketimini ikinci plana itiyor.Mesala bu günlerde olduğu gibi insanlar albüm satın almak yerine tv de sıcakları ve onun etkilerini seyredıyor ve müzik auta gidiveriyor.
* * Tüketim alışkanlığının değişmesi müzik marketini nasıl etkiledi ?
Bu konuda benim en büyük üzüntüm bugünkü tüketim içinde çok iyi sanatçıların eserlerini duyuramama riski ile karşı karşıya kalmaları.Günümüzde bunun bir de promosyon bölümü var ki nitelikli eserlerin gün ışığına çıkmasını olumsuz etkileyebiliyor, artık iyi eser değil iyi promosyon yapan eser tüketicide rağbet görüyor.
70 'lerde ise en büyük promosyon T.R.T. denetimi idi onu geçtinmi en büyük promosyonu yapıyordun, şimdi ise olayın boyutları bambaşka buda tabiiki insanlarda ki tüketim alışkanlığını değiştirebiliyor.
* * Günümüz müzik endüstrisine baktığımızda yaşı otuzun üstünde olan sanatçıların albümlerinin tiraj sağlayamamasının nedeni ne olabilir ?
Müziği öncelikli tüketen kitle dünyada da olduğu gibi on ile yirmi yaş arasındaki kitle. Bunun sonucunda bu kitle yaş olarak kendine yakın olanları secıyor . Medya kimi destekliyor? Gençleri ,reklam ve ratıng aldığını varsayarak onları daha çok ön plana getiriyor.Ama şu kesinki Melike Demirağ – Nur Yoldaş gibi bır çok Eski Dostumuz gerek vokal performansı ile gerekse tekniği ile günümüz yorumcularının bir çoğuna taş çıkartacak seviyede dünya bazında vokaller.
* * Bireysel bir takım çalışmalar dışında batıya açılan ve başarı elde eden az sayıda Türk ismi var müziğimizde ; 70 ' lerde Beyaz Kelebekler 'in "Sen Gidince" adlı şarkısı Hollanda listelerinde üst sıralara tırmandı , Tarkan vakası ve benzerleride var tabii ki bu ulguya nasıl bakıyorsunuz ?Siz dünyaca ünlü bir müzik şirketi EMİ'nin Türkiye ayağında yetkili bir müzisyen olarak Türk'e batıda başarı getirecek prodüksıyon nasıl olması sizce ?
Türk motifleri taşıyan ama sound açısından dünyayı yansıtan bir çalışma olmalı bence . Mesela bu günlerde Ercüment Vural'ın "Leblebi" adlı şarkısını buna örnek gösterebilirim , bana göre dünyada bu tarz bir çalışma ile başarı elde edebilir.
* * Peki dilin fonksıyonu varmı sizce ?
Belki aşk şarkılarında evet , ama bunu Afrika'lılarda yapıyor , latin müziğinin sözlerini Avrupa'lı ne kadar anlıyor bilmiyorum ama dünya bunu tüketiyor .
* * Türkiye ekonomisinin bugunkü durumunun müzik endüstrisine yansıması sizce nasıl ?
Enflasyon düşüyor ama beraberinde tüketim gücüde düşuyor , zaten alım gücü olmadağı için beraberinde insanların tüketimi azalıyor.Üritici satamadıktan sonra zam yapamıyor ama buna rağmen yaza girerken kasetlere bir zam yapıldı , bu da tabiiki tüketiciye daha da olumsuz yansıdı.
* * Albüm fiyatları Türkiye'de yüksekmi sizce ?
Bence çok komik 2.5 / 3 mılyona bir kaset alıyorsunuz , bu düşük fiyatlara prodüksiyon yapmak gerçektende çok zor artık , pazar bunu gerektırdiği için bu fiyatlara satılıyor kasetler, aslında bir öğle yemeğine bir kaset alıyorsunuz.
* * Standart bir fiyat degilde batıdakı gibi albümün kalitesine göre bir fiyat politikası izlenemez mi ?
Bu fiyatın standardını bozar ama yinede .biz EMİ Group olarak FULL, MİD , BUDGET fiyatlı kategorilerle markete ürünlerimizi sunuyoruz, bunun yanında çok pahalı olan DELUXE kategorisindede satışlarımız var. Ama yinede marketin genel fiyat standardının dışına çıkamıyorsunuz.
